top of page

"İBDA Diyalektiği" Nedir?

ibda diyalektiği

Salih Mirzabeyoğlu, Mutlak Fikir’in 21. yüzyılda yeniden açılışı ve uygulanışı olarak İslâm'a Muhatap Anlayış'ı temsil eden Büyük Doğu sisteminin düşünce ve hareket metoduna İBDA diyalektiği adını verir. Pratikte ise bunu “kendinden zuhur diyalektiği” olarak adlandırır. İBDA diyalektiği, kısaca İslâm’a Muhatap Anlayış’ın karşıtlarıyla mücadele yöntemidir.


Hegel'in diyalektiğini, soyut kavramlar olan "varlık-yokluk" zıtlarının sentezi halinde "oluş" kavramına varması ve varlık yerine oluşu mutlak alması yönünden eleştiren Mirzabeyoğlu, diyalektiğin ilkelerinin İslâmî nitelemesini tasavvuf düşüncesindeki “varlık ve oluş” anlayışına dayandırır. Ona göre "varlık" kavramının zıttı olarak alınan "yokluk" zaten yoktur ve Hegel'de olduğu gibi bir senteze konu olamaz. Böylece oluşu, "Mutlak Varlık" olan Allah'ın yokluğa tecellisi olarak izah eder. Varlık ve oluş arasındaki, bir başka deyişle değişmezlik ve değişme arasındaki zıtlığı ise "değişmez temele bağlı değişmeler" sentezi içinde çözer. Ona göre bu aynı zamanda düşünce ve varlığın birliğinin de İslâmî nitelemesidir ve Mutlak Fikir'in "değişmez temel" olarak, değişmelerin de hakikatini gösterdiği anlamına gelir. Dolayısıyla zıtların asıl ve mahiyeti de ancak Mutlak Fikir'e bağlı düşünce içinde anlaşılabilir. İslâm’ın düşünce ve varlık alanına uygulanış biçimi olarak İBDA diyalektiği, işte bu bağlı düşünceyi temsil eder ve bilginin mahiyetini de "bilinenin aranması" olarak izah eder.


Son tahlilde ona göre Hegel’in sistemi, diyalektiğin, akıl yoluyla hakikati bütünleştirmenin metodu olamayacağını, bütünlüğün ancak Mutlak Fikre bağlı bir oluş metodu ve sistem mantığı olarak kurulabileceğini göstermiştir. Mirzabeyoğlu böylece “diyalektik” kavramını ve ilkelerini Batı’daki idealist ve materyalist nitelemelerinden çözerek sahiplenir ve "bilincin Mutlak Fikir olan İslâm’ın ölçülerine bağlı kalmak şartıyla farklı gerçeklik seviyelerinden geçerek derinleşmesi" şeklinde İslâmî düşünceye bağlar.


bottom of page