İsmimizden başlayalım. Beşinci Devre'nin ne anlama geldiğini anlatmak için önce ilk dört devreden bahsetmemiz gerekir. Özetlersek; milletimizin bugünkü acınası durumu, geçirdiği dört büyük tarihi devrenin neticesidir.

 

İlk devre, İslâm'a samimiyet ve liyakatle bağlılık devresidir ve karşılığında milletimize dünya hakimiyetini sağlamıştır. Nitekim Kanunî Sultan Süleyman'a kadar sürer, onunla zirveye varır. (Onunla birlikte de sona erer!)

​

İkinci devre, İslâm'ın emir ve yasaklarının dışyüzünde kalma, hikmet ve inceliklerine nüfuz edememe anlamında, din yobazlığı devresidir. Bu devrede yaygınlaşan "ahiret uğruna dünyayı yüzüstü bırakma" ve "ölçüleri nefsinin seviyesine indirme" şeklindeki (tersinden laik) tavır, milletimizden yalnız dünya hakimiyetini almamış, İslâm anlayışının nesiller boyu donması, çürümesi ve adeta tersine dönmesiyle sonuçlanmıştır. Tanzimat'a kadar sürer. (Fakat onunla sona ermez, tersini doğurur!)

​

Üçüncü devre, din yobazı tipinin, küfür yobazı tipini doğurduğu devredir. Bir şekilcilik ve taklitçiliğin başka bir şekilcilik ve taklitçiliğe yol vermiştir. Dinî hikmetlere yabancı ve dünyayı elden kaçırmış bir din anlayışının, dini ahirete ısmarlayan bir dünya görüşüne yerini bırakmaya başladığı devredir. Karşılığında milletimizi devletinden etmiştir. Cumhuriyet'e kadar sürer. (Onunla birlikte de dibi bulur!)

​

Dördüncü devre, taklitçiliklerden taklitçilik beğenen üçüncü devrenin "İslâm mı, Batı mı? Hem o, hem bu..." gibi, nesilleri çaresiz ve yarım bırakıcı tereddütlerinden arınmış olarak, milletimizin İstiklal Mücadelesi'nde gösterdiği son direniş iradesinin gasp edilmesi ve kurtuluş iradesinin tersine döndürülmesi (inkılâplar) yoluyla açılan "tam Batılılaşma" devresidir. Günümüze kadar sürer. (Fakat onda da gedikler açılmış ve artık beşinci devrenin ayak sesleri duyulmaya başlamıştır!)

 

Bizse bugün, beşinci devreyi açacak nesil olmak için çabalıyoruz.

 

Beşinci devre, milletimizin İstiklal Savaşı'nın gayesine erdiği devre olacaktır.

 

Beşinci devrenin ilk ayak sesi, 1943'te Büyük Doğu'nun yepyeni bir cemiyet ve devlet idealiyle meydan yerine çıkışıdır.